Bir çocuğun yakını vefat ettiğinde, çocuğa hızlı bir şekilde vefat haberini vermek gerekir. Bir hafta bekleyip sonra haber vermek, defin işlemlerinin bitmesini beklemek gereksizdir. Çocuk bir şeylerin ters gittiğini hisseder ve kimse ona açıklama yapmazsa büyük bir karmaşa yaşar. Bu nedenle ölüm haberi alındığında çocuk, en kısa zamanda doğru şekilde bilgilendirilmelidir.
0-2 Yaş: İki yaşından küçük bebekler ölümle ilgili kavramları anlayamazlar. Ölümü algılayamayacak kadar küçüktürler. Ölüme ilişkin tek bilgi sadece sürekli çevrelerinde bulunan yakınlarının artık olmadığını fark etmeleridir. Bu durumda örneğin, yatmaya giderken gördükleri resmi gösterip ” Anne?” diye sorabilirler. Ölen kişinin koku, ses gibi özelliklerine özlem duyabilirler.
2-6 Yaş: Genellikle 4 yaş civarında çocuklar ölüm hakkında sınırlı ve belirsiz anlayışa sahiptirler. Ölümün kalıcı bir durum olduğunu düşünemezler. Olayın değişebileceğini sanarak gelecekte ölen kişiyle birlikte yapacakları işlerden söz edebilirler. Okul öncesi dönem çocukları sıklıkla sihirli düşünce ve oyunlarla ilgilenirler. Yeterince dua ederek ya da güçlü dileklerde bulunarak ölen kişinin yeniden canlanacağını düşünebilirler.
Bu haberi çocuğa verecek kişinin en yakını olması, sığınacağı dayanacağı kişinin olması gerekir. Anne ya da babanın ölümünde bu görev sağ kalan eşindir. Kendini toparladıktan sonra bu görev geciktirilmeden yapılmalıdır. Gerçek, çocuktan uzun süre gizlenmemelidir. Ani ve beklenmedik ölümlerde çocuğa alıştırma zamanı tanınması daha doğrudur. Önce ağır hasta olduğu, hastanede yattığı söylenebilir. Daha sonra çocuğa, anne ya da babanın öldüğünü, onu artık göremeyeceğimiz ve özleyeceğimiz için çok üzgün olduğumuzu söyleyebiliriz. Bundan sonra hep yanında olacağınıza bu acıyı birlikte atlatacağınıza dair güven verici konuşma yapılmalıdır. Çocuğun ölümle ilgili soru sorması desteklenmeli, cevaplandırılmalıdır. Ancak nasıl açıklayacağımızı bilemediğimiz durumlarda “bunun cevabını ben de bilmiyorum” diyebilmeliyiz.
Ölümün hemen sonrasında çocuğun çok iyi tanıdığı bir akraba yanında kısa süre tutulması, cenaze evinde kontrol edilemeyecek olan yanlış tutumlardan çocuğu uzak tutmak için faydalı olabilir. Dövünmeleri, haykırışları ağıt yakınmaları çocuğun yanında yapmak yanlış olduğu gibi, çocuğu eğlendirmeye çalışmak, ortada üzücü bir durum yokmuş gibi suni davranmak da doğru değildir.
Okul çağına gelmemiş çocukları cenaze, gömülme töreninden uzak tutmak gerekir. Halk arasında “soğuk yüzünü görmeli” geleneği yanlıştır. Özellikle deforme olmuş cenazelerde (trafik kazası, yanma vb.) çocuğu sakınmak önemlidir.
Çocuklarla Ölümü Konuşurken Dikkat Edilmesi Gerekenler:
• Çocukların bu konuda konuşmaya istekli ve hazır oldukları zamanlara duyarlı olun.
• Konuşma girişimlerine açık ve sakin bir yaklaşımla karşılık verin.
• Söylediklerinin altında yatan duyguları (merak, korku, endişe vb.) okuyun ve kabul edin.
• Kendi zihninizde bu soruya yönelik basit, kısa ve yaşlarına uygun bir cevap hazırlayın.
• Kendi duygularınızla ilgili dürüst olun.
• Çocuklar anne-babalarının her şeyi bildiklerini düşünürler ancak siz cevaplayamayacağınız bir soru ile karşılaşırsanız dürüstçe ‘ben bu sorunun cevabını bilmiyorum ama senin için bunu öğrenebilirim’ deyin.
• Çocukların bu yaş döneminde ölümü geri dönüşü olan ve geçici bir yaşantı olarak algıladığını dolayısıyla oyunlarında kullanabileceğini unutmayın.
• Her çocuğun duygularını ifade edişi ve duyguları ile nasıl başa çıktığı biriciktir, kendisine özgüdür, ona ihtiyacı olan zamanı verin, her seferinde saygıyla ve dikkatlice dinleyin.
• Bazen çocukların gerçekten ne sorduklarını “duymak” kolay olmayabilir. Bazen ne sorduğunu anlamak için sorusuna soruyla karşılık vermek gerekebilir. Örneğin ‘anne biz tekrar mutlu olacak mıyız?’ sorusuna ‘sence tekrar mutlu olacak mıyız?’ diye sorarak onu biraz daha konuşmaya teşvik ederek, yaşadığı duygunun derinliğini ve içeriğini daha iyi anlayabilirsiniz.
• Çocuklar tekrarla öğrenirler. O tekrar tekrar sorarken siz de tekrar tekrar aynı şekilde cevaplayın.
• Ölüm kelimesini kullanın. Ölen bir kişi için gitti, uyuyor gibi ifadeler kullanmayın, öldü deyin.
• Ölümü hastalık ya da yaşlılıkla ilişkilendirmeyin. ‘Dünyadaki tüm canlıların bir yaşam süresi olduğunu, yaşam süresi bitince ölündüğünü’ söyleyin.
• Ölen bir kişinin nereye gittiğini sorarsa “o öldü, ölen kişileri bir daha göremiyoruz ama onlara olan sevgimizi hep hissederiz, istersen birlikte resimlerine bakabiliriz, onunla ilgili konuşabiliriz” diyebilirsiniz (kendi duygularınızla ilgili dürüst olacağınız, özleminizi anlatacağınız önemli anlardan biri)
• Ölen kişilerin gömülmesi bu yaş grubundaki çocukları zorlayıcı bir bilgidir. Dolayısıyla sorduklarında mezarlıkları ‘ölen kişileri hatırlamak için isimlerini yazdığımız taşların olduğu yerler’ olarak tarif etmek ve çocukları okul öncesi dönemde bir cenaze törenine götürmemek daha uygundur.
• Çocuk çok hasta olan bir kişiyi görmek isterse burada uygun karar çocuğa, hastaya ve duruma göre değişecektir. Hastane ortamının uygunluğu, hasta kişinin durumu, çocuğun özellikleri iyi değerlendirilmelidir. Telefon etmek ve çocuğun kart ya da mektup yazmak yoluyla iletişim kurması duruma göre tercih edilebilir.
• Çocuklar yakın bir aile üyesi öldüğünde suçluluk ve öfke duyguları hissedebilirler. Anne-babaların çocuğa sevgi ve ilgilerinin devam edeceğine dair yeniden güven vermeleri gerekir.
• Ölümün yaşamın sonu olduğu, ölen kişinin artık gelmeyeceği basit bir dille anlatılabilir. Ölen kişinin artık hiç bizimle olmayacağı, nefes almayacağı, yemek yemeyeceği, kısacası vücut fonksiyonlarının artık olmadığı yaşına uygun bir dille anlatılmalıdır.
• 6 yaşından önce çocuklar dini kavramları anlamakta zorlanırlar. Özellikle Allah’ın ölen kişiyi çok sevdiği için yanına aldığı söylenmemelidir. Böyle bir açıklama çocuğun tüm sevilenlerin ölebileceğini düşünmesine ve kaygı yaşamasına sebep olabilir.
• Ölümü uykuya benzeterek anlatmak da özellikle küçük çocuklarda uykuda kendisinin de ölebileceği fikrinin gelişmesine ve bunun sonucunda uyku problemleri yaşamasına neden olabilir.
• Ölümü uzun yolculuğa benzetmek, hasta olduğu için ya da yaşlı olduğu için açıklamalar yapmak, çocuğun yolculuklardan, hastalıklardan ve yaşlanmaktan korkmasına neden olur.
• Çocuklar da yetişkinler gibi yas tutarlar ve yasın evrelerini yaşarlar. Bu konuda bilgi edinin, süreğen davranış ve duygudurum değişimleri için gerekirse uzman desteği alın.
• Ayrıca ne kadar saklamaya çalışırsak çalışalım bizim ölümle ilgili kendi yaşadığımız duyguların çocuğa geçeceğini unutmayın. Çocuğun en çok hatırlayacağı kendi yaşantınızı ya da duygunuzu onunla nasıl konuştuğunuz, nasıl paylaştığınız olacaktır.
• Ve EN ÖNEMLİSİ: aslında her sorunun sizin ölüp ölmeyeceğinize ve kendisine ne olacağına dair bir soruyu içerdiğini unutmayın. Bu konuda ona sakince güvence verin “ben yanındayım, buradayım, ben seninle uzun yıllar birlikte olmayı, uzun yıllar yaşamayı planlıyorum” deyin.
Yazan: Uzman Psikolog Selen Sena Soygül